.png)
Endeksin genelinde gözlenen alımlar bankacılık hisseleri liderliğinde gerçekleşirken , günün en çok değer kazanan üç hissesi sırasıyla Grainturk Holding (%10,00), Halk Bankası (%9,99) ve Europower Enerji (%6,71) oldu. Endeksi pozitif etkileyen en önemli beş şirket ise Akbank, Aselsan, Tüpraş, Sabancı Holding ve Yapı Kredi Bankası olarak kaydedildi. Buna karşın, düşüş yaşayan hisseler tarafında ise, Ral Yatırım Holding (%-9,45), Gübre Fabrikaları (%-7,37) ve Oba Makarnacılık (%-3,62) en çok değer kaybedenler arasında yer aldı. Araştırma ekibimizin dikkatini çeken bir diğer gelişme ise, son bir haftada düzenli para girişi görülen ve endeks ağırlığı yüksek hisse sayısındaki artış oldu.
Yurt içi piyasalarda Türk lirası, döviz kurları karşısında dar bir bantta yatay bir seyir izlemeye devam ediyor. Dolar/lira kuru günü 42,46 seviyesinde tamamlarken, euro/lira ise 49,33 seviyesinden işlem gördü. Faiz indirim beklentileri artsa da, Türkiye'nin CDS primlerindeki düşüşün TL varlıklar üzerindeki risk algısını iyileştirmesi, kurda yatay görünümün süreceğine işaret ediyor. Değerli metaller cephesinde ise, ons altın, ABD verileri sonrası yükselen tahvil faizlerinin etkisiyle altı haftanın zirvesinden gelen kar satışlarıyla 4.222,19 dolara geriledi. Ancak Fed'den faiz indirim beklentilerinin korunması ve küresel merkez bankalarının altın rezervlerini artırma eğilimi, orta vadede ons altının desteklenmeye devam edebileceğini gösteriyor.
Küresel borsalar haftaya negatif bir görünümle başlarken, ABD ve Avrupa endeksleri zirve bölgelerden gelen kar satışlarıyla düşüş kaydetti. Özellikle ABD'de beklentilerin altında kalan ISM imalat PMI verisi, imalat sektöründeki daralmanın devam ettiğini teyit ederek riskten kaçışı destekledi. Bu hafta ABD'de açıklanacak kritik PCE ve istihdam verileri öncesinde yatırımcıların temkinli duruşu devam ediyor. Avrupa'da ise gün içinde Kasım ayı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) rakamları takip edilecek. Araştırma ekibi olarak, Fed'e yönelik gevşeme beklentisinin piyasalarda güçlü kalmasına rağmen, tahvil faizlerindeki yükselişin hisse senedi piyasaları üzerindeki baskıyı bir süre daha sürdürebileceğini öngörüyoruz.